District 9 (2009)


"You are not welcome here"


Filmin çekildiğini ilk duyduğumda bilim-kurguya meraklı olduğumdan ilgimi çekmişti, vizyona girdiğinde de yapımcılığını Peter Jackson’un üstlendiğini öğrenince bu filmi mutlaka izlemeliyim demiştim. Ancak araya derslerdir, şudur budur girince sinemaya gidemediğimi hatırlıyorum. Daha sonra da aklıma gelip indirmiş, ama maalesef yine çoğu film gibi arşivde kaderine terk etmiştim. Beni küçüklüğümden beri bir dolu dünyanın sonu temalı film, "Jaws", "Alien", "Jurassic Park" serileri, "Men in Black ve bunun gibi sayısız bilimkurgu filmiyle büyüten babam geçtiğimiz haftalarda yine gazetelerden birinin District 9’un DVD'sini verdiğini görüp almış, bunu duyan ben de geri kalmayıp televizyonda yaratık görünce kanalı değiştiren annemin bile hoşuna giden bu filmi hemen izlemiştim.

İnsanoğlunun uzun zamandır merakla türlü araştırmalar içine girdiği, elbette bunun da sinema sektörüne bolca malzeme olduğu dünya dışı varlıkların var olduğu bir senaryo üzerine kurulu bir film. Her ne kadar konunun merkezinde uzaylılar varmış gibi  görünse de bence vurgulanan yine insanların açgözlülüğü, şiddeti, hırsı olmuş. Film, bilim-kurgu filmi olmasına rağmen ara ara senaryodaki bilim adamları, yetkililer, sıradan insanlarla yapılan röportajlar filme belgesel havası kattığı için adeta gerçekmiş gibi etkiliyor insanı.

 

Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinin üstünde kontrol panelinin arızalanıp düşmesinden dolayı konuşlanmış olan dev uzay gemisinin 3 ay boyunca öylece yerinde durmasından sonra gemiyle ilk temas tüm dünyanın gözleri önünde olmuştur. Fakat gemide bulunan, çok ileri bir teknoloji ya da gelişmiş bir ırk yerine aç, sağlıksız, düzensiz uzaylılar olmuştur. Bu ilkel görünümlü canlılar, mülteci muamelesi yapılarak geminin altında kurulan kampa yerleştirilir. Yaklaşık 1.8 milyon uzaylı ‘District 9’ adlı alanda 20 yıl yaşar. Film benzer türdeki yapımlardan tamamen ayrılıyor. Şöyle ki; esir kamplarına benzeyen bu kenar mahallede kendi başlarına sefalet içinde yaşayan, yerli halkın “prawn”(karides) dediği uzaylılar, hırsızlıktan araba yakmaya, trenleri raydan çıkarmaktan cep telefonu çalmaya, küçük uzaylı böcekleri dövüştürüp yerlilerle bunun üzerine kumar oynamaya hatta fuhuşa kadar türlü pisliğe bulaşmış durumdadır. Tabiî ki yerliler de çöp karıştıran, kedi mamasıyla beslenen karideslerin bu sefaletinden oldukça faydalanıyor. 20 yıl sonunda hükümet kamunun baskısına dayanamayıp uzaylıları bu alandan tahliye edip şehrin 200 km ötesine kurulacak yeni bir alana sevketme kararı alıyor. Bunun için MNU (Multinational Unit) ‘dan görevlendirilen Wikus Van De Merwe, askerlerin koruması eşliğinde District 9’a gitmeli ve uzaylılara tahliye için bazı belgeleri imzalatmalıdır (Bu noktada 20 yıllık süre zarfında uzaylılar ve insanlar arasında iletişim ile ilgilenen örgütlerin kurulup bu konu hakkında yasaların çıkarıldığını söylemek lazım). Film ilerledikçe görüyoruz ki dünyanın en büyük silah imalatçısı MNU’nun asıl ilgilendiği ne bölge halkının güvenliği ne de uzaylıları tahliye etmektir, onların istediği uzaylıların sadece kendi DNA’larını tanıyan ileri teknolojiye sahip silahlarını ele geçirmektir. Ve yine film ilerledikçe görüyoruz ki bu akıllı silahları üreten canlıların bir kısmı District 9’da görüldüğü gibi ilkel değildir, özellikle uzaylı dostumuz Christopher’ın iki dakikada bomba yapması şahaneydi. 


Başroldeki oyuncu, yani Wikus Van De Merwe’yi oynayan oyuncu Sharlto Copley gibi önemli rollerdeki diğer oyuncular Jason Cope (Christopher Johnson ve Grey Brandam rolünde) ve David James (Koobus Venter rolünde) de Güney Afrika’ lı oyuncular. Filmin başlarında özellikle aksanına hayli gıcık olduğum Wikus karakterine ilerleyen dakikalarda alıştım, sonradan da onunla üzüldüm, sevindim, telaşlandım. Oyuncunun rolün altından iyi kalktığı, seyirciyi etkisi altına alıp filmin atmosferine sokmayı başardığı nacizane düşüncem. Sharlto Copley’i daha önce yalnızca eskiden izlediğimiz A Takımı'nın film uyarlaması 2010 yapımı “The A Team” de Kaptan Murdock rolüyle hatırlıyorum. Jason Cope de Christopher rolünde izleyenlere çoğu insan karakterden daha fazla duygu geçirebilmiş.

Film hakkındaki verilerden bahsedecek olursam filmin maliyeti 30 milyon dolar kadarken dünya çapında elde ettiği toplam kazancı ise 210 milyon dolar civarında olmuş. Filmin yönetmeni Neill Blomkamp aynı zamanda senaryoyu Terri Tatchell ile birlikte yazmış. Görsel efektlerde ise The Lord Of The Rings,  Van Helsing, King Kong, Fantastic Four, The Chronicles of Narnia ve Avatar gibi birçok başarılı yapımın görsel efektlerine imzasını atmış Weta Digital ve Image Engine (Night at The Museum, The Day the Earth Stood Stil, The Incredible Hulk, Vantage Point, The Twilight Saga:Eclipse..) ile çalışmışlar ki bence gerçekçi ve oldukça başarılıydı makjaj ve efektler. Ancak En İyi Görsel Efekt dalında Oscar’a aday olmasına rağmen bu dalda 2009 yılı malumunuz Avatar’ın yılı olmuştu. 

District 9 'un, benzerlerinden ayrıldığını söylemiştim. Belki de bunun sebebi “Eğer böyle bir olay gerçekten yaşansaydı, insanlar, hükümet ne tavır takınırdı” gibi çılgınca sorulara verilecek cevaplara daha çok eğilmesi, “Uzaylılar ülkemizi ele geçirmeye gelmiş! Güçlerimizi birleştirip kahramanca uzaylılarla savaşalım” modunda olmamasıdır. Bu yüzden konuya ilgisi olan sinemaseverlerin mutlaka ilgiyle izleyecekleri bir yapım olacaktır. Benim ise en iyi bilim-kurgu filmleri listemde üst sıralarda çoktan yerini aldı.

0 yorum:

Yorum Gönder