Stefan Zweig - Bir Kadının Yaşamından 24 Saat & Bir Yüreğin Ölümü


Satranç ile kendisiyle tanışıp üslubuna hayran kaldığım Stefan Zweig'in Gülperi Sert 'in çevirdiği bu iki öyküsü, Can Yayınları tarafından bir kitapta birleştirilip yayımlanmış.

Dışarıdan belki de başka türlü yorumlanabilecek, hayatın içinde sıkça karşılaşılan olayları öyle etkileyici, öyle naif bir şekilde anlatmış ki Zweig. Duyguları, durumları iyi betimleyebilmek çok kolay değildir. Bazen karakterin içinde bulunduğu hali anlatan cümle, her zaman duyduklarımızdan farklı değildir, okuduğumuz an unuturuz. Zweig'e ait satırların bir çoğunda insan durup düşünme, bazılarını tekrar okuma ihtiyacı hissediyor ve akıllarda yaşadığı hisler güçlü tarif edilmiş, iyi çizilmiş sağlam karakterler kalıyor. 

" Orada öylece uzanmıştı yaşlı adam, gözleri kapalı, akşam karanlığının çöktüğü odada. Yarı uyanıktı hala, yarı düş görüyordu. Uykuyla uyanıklık arasında duyguları karmakarışık adam, bir yerlerden, acı vermeyen ve bilmediği bir yerden bir şeylerin, nemli bir şeyin, yavaş yavaş içine aktığını hissetti, sanki kanı, içindeki kanı boşalıyormuş gibi. Bu görünmez akıntı acı vermiyordu, şiddetli akmıyordu. Gözyaşlarının indiği gibi yavaş yavaş iniyordu, ince ince, ılık ılık içine çiseliyordu ve inen her damla, yüreğinin içine işliyordu. Fakat yüreği, o karanlıklara bürünmüş yüreği sesini çıkarmıyor, bu yabancı akışı sessizce içine çekiyordu "   

(Bir Yüreğin Ölümü)

0 yorum:

Yorum Gönder